Boşanma sonrası Nafaka ve Velayet Davaları ve sonuçları

Nafaka, kelime anlamı olarak geçimlik, geçinmek için ihtiyaç duyulan iaşe olarak tanımlanır. Nafaka medeni kanunda dört farklı şekilde düzenlenmiştir;

  • Boşanma davasından önce ya da boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden birinin ya da ergin olmayan çocukların geçinmesini sağlamak adına verilen nafaka tedbir nafakası olarak isimlendirilir.
  • Boşanma davası ya da evlilik ile bir ilişkisi bulunmaz. Bireylerin yardım etmediği durumlarda yoksulluğa düşecek altsoy ya da üstsoyu veya kardeşlerine ödemiş olduğu nafakalar yardım nafakası olarak isimlendirilir.
  • Boşanma davasının sonucunda çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşlere çocuğun giderlerine katılımını sağlamak için hükmedilen nafaka iştirak nafakası olarak adlandırılır.
  • Evliliğin boşanma ile bitmesi sebebiyle yoksulluğa düşen eş lehine diğer eş aleyhine hükmedilen nafakalara yoksulluk nafakası denir.

4787 sayılı kanunla kurulan Aile Mahkemeleri nafaka davasına bakar.

Boşanma Davası Açılmadan Tedbir Nafakası Davası

Herhangi bir boşanma veya ayrılık talebi olmadan eşlerden birinin ayrı yaşama konusunda haklı olduğunun ispatlanması koşuluyla diğer eşlerden talep edilen nafaka türüne tedbir nafakası denir. Talep eden eşler haklı sebeplere dayanarak ortak konutu terk etmiş olabilir. Bunun yanında diğer eşin haklı sebep olmadan beraber yaşama iradesi göstermemesi bakımından ayrı yaşamayı nafaka isteyen birey tarafından haklı bir durum söz konusu olur. Nafaka talep eden eşlerin ayrı yaşama konusunda haklı olduğunu çeşitli deliller kullanarak ispat etmeleri mümkündür.

TMK’da madde 197/2 Birlikte yaşamaya ara verilmesinin haklı bir sebebi bulunuyorsa hakim eşlerden birinin isteği üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkı, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimi ile alakalı çeşitli önlemler alır hükmünü barındırır. Böylece talep edilen tedbir nafakası bağımsız bir dava olarak taraflardan birinin yerleşim yerinde bulunan Aile Mahkemelerinde açılabilir. Böylece talep edilen tedbir nafakası nispi harca tabi olacaktır. Bunun yanında talep edilen yıllık nafaka miktarlarının üzerinden alınması mümkün olur. Talepte bulunan eşin yanında ergin olmayan çocukları varsa çocuklar için de tedbir nafakasının talep edilmesi mümkündür.

TMK madde 200’e göre koşulların değişmesi halinde hakimin bir eşin talebi üzerine tedbir nafakasının değiştirilebileceğini veya kaldırılabileceğini belirtir. Tedbir nafakasının değiştirilmesi ya da kaldırılması talebiyle mahkemeye başvurulması durumunda mahkemeler mevcut koşulları ve tarafların durumlarını dikkate alarak adil kararlar vermeye çalışır. Bu süreçte eşlerin maddi durumları, gelir düzeyleri ve diğer sosyal faktörler göz önünde bulundurulur.

Boşanma Davasının Açılmasından Sonra Tedbir Nafakası

Boşanma davası açılmasının ardından eş ya da ergin olmayan çocukların geçimini sağlamak adına tedbir nafakasına hükmedilir. Boşanma ya da ayrılık davası açan eşler, bu süreçte ayrı yaşama hakkına sahip olurlar. Bunun yanında davaya bakan hakim Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesi gereğince davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden alır. Bu önlemler tarafların durumlarına ve davaya konu olan olaylara göre adil bir şekilde belirlenir.

Boşanma davası esnasında talep edilen tedbir nafakası hem eş için hem de ergin olmayan çocuklar için hükmedilebilir. Tedbir nafakası geçici bir önlem olduğundan tarafların kusuruna bakılmaksızın verilebilir. Mahkeme, dava sürecinde tarafların maddi durumunu göz önünde bulundurarak hangi taraf lehine tedbir nafakasına hükmedeceğine karar verir. Bu karar tarafların gelir düzeyi, yaşam standartları ve diğer maddi koşulları dikkate alarak adil bir şekilde belirlenir.

Boşanma davası açıldıktan sonra Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesi gereği hakim tarafların talebi olmasa bile tedbir nafakasına hükmedebilir. Fakat bir talep varsa talep ile bağlılık ilkesi gereği talepten fazlasına hükmedemez. Dava sürecinde şartların değişmesi durumunda hakim re’sen ya da talep üzerine nafaka miktarını artırabilir ve azaltabilir. Boşanma davası sırasında talep edilen tedbir nafakası, boşanmanın bir parçası olarak değerlendirildiğinden herhangi bir harca tabi değildir. Mahkeme tarafından kabul edilen tedbir nafakasının boşanma davası kesinleşene kadar devam etmesi söz konusudur.  Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası ya tamamen kalkar ya da yoksulluk nafakası veya iştirak nafakası şeklinde devam eder.

Velayet Davası

Reşit olmayan çocuklar üzerinde velayet hakkı hem anneye hem de babaya aittir. Yasal bir sebep olmadıkça bu hakların anne ve babanın elinden alınması mümkün değildir. Hakimin özel bir gereklilik görmesi halinde kısıtlanan ergin çocuklar da anne ve babanın velayeti altında kalır. Bu durumda vasi atanmasına da gerek yoktur.

Velayet davası, çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı bir aile hukuku davası türüdür. Bu davalar genellikle aile mahkemelerinde görülür.

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerine göre velayet, çocukların bakımı, korunması, eğitimi ve temsil edilmesi gibi görevleri barındırır. Bu durum aynı zamanda ana babanın çocuklarının kişisel hakları, görevleri, yetkileri ve yükümlülükleri içerir. Velayet altındaki çocukların kişiliklerine, mallarına ilişkin hak ve görevler arasında çocukların bakımı, görüp gözetilmesi, geçimlerinin sağlanması, eğitimlerinin ve yetiştirmelerinin sağlanması gibi konular bulunur.

Ana ve babanın, çocuklarını dürüst, iyi ahlak sahibi, kötü alışkanlıklardan uzak, bilgili ve çalışkan bir şekilde yetiştirme yükümlülüğü bulunur. Velayetin kaldırılması ya da değiştirilmesi için belirli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir ve bu şartlar yerine getirilmedikçe ana ve babanın velayet görevlerine müdahale edilemez.

Ayrılık veya boşanma durumlarında velayetin düzenlenmesi, çocuğun ileriye dönük yararlarını korumak amacıyla yapılır. Yani velayet düzenlemelerinde temel amaç, çocuğun yararını gözetmek ve geleceğini güvence altına almak şeklindedir. Velayetle ilgili hükümler genellikle kamu düzenine ilişkindir ve velayet davalarında hakim, tarafların taleplerine bağlı kalmaksızın kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir.

Velayetin değiştirilmesi ile alakalı olarak istemin incelenmesi durumunda ebeveynlerin istek ve tercihleri değil çocuğun üstün yararları göz önünde bulundurulur. Bu da çocuğun fiziksel, duygusal ve asosyal ihtiyaçlarına en uygun olanın belirlenmesi anlamına gelir.

Velayet düzenlemesinde mahkeme belirli bir yaşın üstündeki çocukların velayetini düzenlerken çocuğun görüşünü almalıdır. Yargıtay’ın uygulamasına göre bu yaş genellikle 8 yaş olarak kabul edilir. Dolayısıyla 8 yaşını doldurmuş veya daha büyük olan çocukların velayet konusundaki görüşü alınmadan velayet düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir.

Velayet Kapsamı Ne Anlama Gelir?

Ana ve baba çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini gözeterek gerekli kararları alır ve uygular. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür ve olgunluğu ölçüsünde hayatını düzenleme olanağına sahiptir. Ana ve baba önemli konularda mümkün olduğunda çocuğun düşüncesini göz önünde bulundurmalıdır.

Çocuk, ana ve babasının rızası olmaksızın evi terk edemez ve yasal bir sebep olmadan ana ve babadan alınamaz. Çocuğun adını koyma yetkisi ise ana ve babasına aittir.

Ana ve baba çocuklarını olanakları doğrultusunda eğitirler ve bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimlerini destekler. Özellikle bedensel veya zihinsel engelli çocuklar için yeteneklerine ve eğilimlerine uygun genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar. Çocukların dini eğitimlerini belirleme konusu ana ve babaya aittir. Bu haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir. Erginlik çağına ulaşan birey, dinini seçme konusunda özgürdür. Nafaka ve velayet davaları ile ilgili daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir